MAHCUBİYET: KARMAŞIK BİR DUYGU
MAHCUBİYET: KARMAŞIK BİR DUYGU

Mahcubiyet, doğumdan itibaren hissedilen temel duygulardan biri olmayıp, kişinin kendilik algısının ve davranışlarının diğer insanlar tarafından değerlendirileceğine dair kavrayışının gelişiminden sonraki süreçte zaman içinde belirir. Kızgınlık, şaşkınlık ve korku gibi temel duygular düşünce süreçlerinden bağımsız, otomatik olarak ortaya çıktıkları halde, utanç, suçluluk, gurur gibi kişinin kendi benliğine dair bir farkındalığı temel alan duygular daha karmaşıktır. Bu duyguların hissedilebilmesi, kişinin kendisi hakkında düşünebilmesini ve kendi kendini değerlendirebilmesini gerektirir.

Tipik olarak, bir insan mahcup olmuş hissettiğinde belli bir takım davranışlarda bulunur. Örneğin, yeni tanıştığı birine yanlış bir isimle hitap eden bir kadın muhtemelen yere bakacak, gülümsemesini kesecek, kafasını farklı bir yere çevirip bakışlarını karşısındakinden kaçıracaktır. Yüz kızarması da yaygın olarak görülmekle beraber, Harris bu tepkinin evrensel olmadığını belirtmiştir. Gözle görünür olan bu tepkilerin arka planına bakıldığında da, bu ikincil duygular esnasında temel duygulardakinden farklı bir fizyolojik sürecin işlediği görülür. Kızgınlık ve korku gibi temel duygular esnasında hem kalp atış hızı hem de kan basıncı aniden yükselirken, mahcubiyet esnasında, Harris’in araştırma bulgularına göre, ilk anda kalp atış hızı ve kan basıncı aniden yükselmekteyse de kısa süre sonra kalp atış hızı normale döndüğü halde kan basıncı yükselmeye devam etmektedir. Harris “Bu ikili bağlantı, mahcubiyet duygusuna özgü bir işaret olabilir” demiştir.

Peki mahcubiyet beynin hangi bölgesinden kaynaklanır? Yakın zamanda, California Üniversitesi’nden Nöroloji Doçenti Virginia Sturm ve ekibi, beynin belli bir bölgesindeki gri maddenin mahcubiyet duygusunun oluşumunda önemli bir rol oynadığını belirledi. Sturm’ın, sosyal olarak uygunsuz açıklamalarda ve davranışlarda bulunmalarına rağmen hiç utanmış veya küçük düşmüş hissetmeyen, frontotemporal demans (kişilik ve davranış düzeyinde derin değişikliklere yol açan bir beyin hastalığı) tanısı almış hastalarla yürüttüğü çalışmada, beynin sağ lobunda bulunan “pregenual anterior cingulate cortex” bölgesinin bu hastalarda, sağlıklı insanlara kıyasla daha küçük bir hacme sahip olduğu ortaya çıktı.

Sağlıklı insanlarda da beynin bu bölgesinin mahcubiyet duygularının üretiminde rol oynadığı düşünülüyor. Nitekim Sturm ve ekibinin yürüttüğü çalışmada, kendilerinin 1964 yılının hiti olan “My Girl” şarkısını söylerken çekilmiş videolarını izlerken kolaylıkla mahcup hissetmeyen sağlıklı katılımcıların, performansları nedeniyle mahcup olan bireylere kıyasla beyinlerinin “pregenual anterior cingulate cortex” bölgesinde daha az gri maddeye sahip oldukları saptandı.

Psikologlar, ayrıca utanç (shame) ve mahcubiyet (embarrassment) duyguları arasında ciddi bir ayrım olduğunu vurguluyorlar. George Mason Üniversitesi’nde Psikoloji öğretim görevlisi olan June Tangney, “Pek çok insan utanç ve mahcubiyet duyguları arasında bir bağlantı olduğuna, hatta mahcubiyetin bir anlamda ‘hafif utanç’ olarak da düşünülebileceğine inanır.” diyerek, aslında gerçekte bu iki duygunun birbirinden bağımsız olduğunu dile getirdi.

Tangney’e göre, utanç kişinin gerçekleştirdiği ahlaki bir ihlalle veya işlediği bir suç ile bağlantılı olarak hissettiği daha yoğun bir duyguyu ifade ediyor. Ayrıca pek çok insan utanç duygusunu diğer insanlarla bir aradayken hissetmesine rağmen, yalnız başınayken utanç duygusunu hisseden insanların sayısı da az değildir. Öte yandan mahcubiyet sosyal ortamlarda yapılan yanlış davranışlarla doğrudan bağlantılı olduğu için kişi sosyal bir çevre dışına çıktığı zaman mahcubiyet duygusu da çoğunlukla ortadan kalkıyor. Ayrıca mahcup hisseden insanların hatalarıyla eğlenme eğiliminde olduklarını ifade eden Tangney, “Fakat insanlar utanç hissettiklerinde, bu durumla ilgili mizahi ve gülünç hiçbir unsur bulunamaz.” diyerek, iki duygu arasındaki farkı vurgulamıştır.

Kaynak: Kirsten Weir’in, Monitor on Psychology dergisinin Kasım 2012 tarihli 10 numaralı sayısında yer alan “A Complex Emotion” başlıklı yazısının çevirisidir.


DİĞER MAKALELER